Gelecek Partisi Genel Lideri Ahmet Davutoğlu, toplumsal medya hesabı üzerinden paylaştığı bir görüntü ile Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Lideri Recep Tayyip Erdoğan’a seslendi.
Davutoğlu, “Tarihi bir ihtar ve davette bulunuyorum” notuyla paylaştığı görüntüde, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik bir türbe ziyareti sırasında gerçekleştirilen kelamlı akın ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Sultanahmet Camii avlusundaki iletilerinin “tetikleyici bir tesir yaptığına” dikkat çekti.
“MÜTEDEYYİN KISMINI TAHRİK ETTİ”
Erdoğan’ın Millet İttifakı’nın misyona geldiği takdirde Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracağını öne sürmesine ait Davutoğlu, “Toplumun dindar ve mütedeyyin kısmını öteki bölümü aleyhine açık bir formda tahrik etti” değerlendirmesini yaptı.
AKP listelerinden milletvekili adayı olan DSP Genel Lideri Önder Aksakal’ın “Ülkeyi küffara teslim etmeyeceğiz” kelamlarına de değinen Davutoğlu, DSP önderinin Cumhur İttifakı dışındaki önder ve partileri ağır bir kavramla itham ettiğini söyledi.
“ELLERİNDE BİR KANIT VARSA BUNU ORTAYA KOYMALILAR”
Binali Yıldırım’ın “Ülkeyi yabancı istilacılara teslim etmeyeceğiz” sözlerini de eleştiren Gelecek Partisi önderi, “Başbakanlık yapmış birinin ve Cumhurbaşkanlığı misyonunda bulunan birinin toplumun bir kısmının açıkça böylesine tahkir etmesi, böylesine ithamda bulunması görülür şey değildir. Ellerinde bir kanıt varsa bunu ortaya koymalılar” dedi.
“VAZİFEYİ İHMAL İLE BAŞLAYAN BİR DEVLET SUÇUDUR”
Davutoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “14 Mayıs’ta 2 fotoğraftan biriyle karşılaşılır. Ya şampanya patlatıp kutlayanlar olacak ya da alnını şükür için secdeye koyup Rabb’ine hamdedenler olacak” çıkışını ise “bölücülük” olarak tanımladı.
Yine Bakan Bozdağ tarafından lisana getirilen “Muhalefetin gerisinde terör örgütleri var” açıklamasına da sert reaksiyon gösteren Davutoğlu, “Vazifeyi ihmal ile başlayan bir devlet hatasıdır. Kimin ardında terör örgütleri varsa Adalet Bakanının misyonu bunu ortaya koymak ve savcıları harekete geçirmektir” halinde konuştu.
“HER TÜRLÜ MÜDAHALEYİ LEGALLEŞTİRME ÇABASIDIR”
İçişleri Bakanı Soylu’nun muhalefetin 14 Mayıs seçimlerinde siyasi darbe yapacağı tarafındaki kelamlarına ise Davutoğlu, “İlk kere Türkiye’de bir siyasi seçimleri darbe olarak görüyor. Demokratik bir siyasetçi için, demokrasiye inanmış bir siyasetçi için gereğince büyük bir ayıptır lakin tıpkı vakitte büyük bir tehlikedir. Şayet bir İçişleri Bakanı, bir seçimi siyasi darbe olarak görüyorsa o seçimi engellemek için her türlü önlemi alma yetkisini de kendinde görüyor demektir. Yani bir darbeyi engelliyorum argümanıyla seçime dönük her türlü müdahaleyi legalleştirme çabasıdır” tabirleriyle cevap verdi.
“GİTTİĞİNİZ YOL YANLIŞ”
“Buradan açık bir halde bütün bu açıklamaları yapanlara sesleniyorum” diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
“Gittiğiniz yol yanlış. Verdiğiniz bildiriler yanlış ve bu verilen bildirilerin tümü Türk Ceza Kanunu’nun 216. Unsurunda söz edilen ‘Toplumun bir kesitini başka kısmı aleyhine kin ve nefrete alenen tahrik etme hatasıdır. Türkiye’de nitekim bağımsız bir yargı olsa toplumu böylesine bölen ve tahrik edici açıklamalar karşısında savcılar harekete geçerdi.”
“BAZI ÇEVRELER HASTALIĞINIZI MAZERET EDİP BİR BOŞLUĞU DOLDURMA GAYRETİ İÇİNDE OLABİLİR”
AKP’ye açılan kapatma davası sonrası Erdoğan’a giderek daha evvel iki defa reddettiği dışişleri bakanlığı vazifesini bunun demokrasiye karşı açılan bir savaş olduğu için kabul ettiğini hatırlatan Davutoğlu, daha sonraki seçim süreçleri ve darbe teşebbüslerinde de Erdoğan’ın yanında bu saikle durduğunu söz etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Milli iradeyi hâkim kılmak için birlikte gayret ettik” diye seslenen Gelecek Partisi önderi, “Bu yapılan açıklamaların tümü ulusal iradeye müdahaledir. Kimi çevreler sizin hastalığınızı da mazeret ederek bir boşluğu doldurmak ismine ulusal iradeye müdahale etme eforu içinde olabilir. Sizin öncelikle misyonunuz Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak probleme direkt müdahil olarak 14 Mayıs’ta gerçekleştirilecek olan seçimlerin demokratik ortamda yapılacağına dair garanti vermenizdir. Toplumu açık bir formda tahrik eden ve toplumun farklı kısımlarını birbirine karşı koşullandıran açıklamalara son vermenizdir. Bu sizin siyasi mesleğiniz itibariyle de en kritik andır. Ya ulusal iradeye hürmet gösterecek ve o ulusal iradeye hürmet göstermeyen İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı başta olmak üzere eski başbakanınızı açık biçimde uyarıp Türkiye’de 15 gün sonra gerçekleştirilecek seçimlerin adil ve objektif kurallarda yapılacağını ilan edeceksiniz ya da ulusal iradeye sekte vurmaya çalışan bir akıbetle karşı karşıya kalacaksınız” tabirlerini kullandı.
“SEÇİM GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDECEK HER TÜRLÜ GELİŞMEYE KARŞI GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALIN”
Erdoğan’a “Hepimiz faniyiz, geride bu türlü büyük bir kara leke bırakmayın” ikazında bulunan Davutoğlu, “Sizin de teşvikinizle bu cins açıklamalar yapanları uyarın ve 14 Mayıs seçim güvenliğini tehdit edecek her türlü gelişmeye karşı gerekli önlemleri alın” dedi.
“HER TÜRLÜ TELKİNE VE TAHRİKE KARŞI DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİNİ SAVUNMAKTA TEREDDÜT ETMEYİN”
Seçim güvenliğinden sorumlu olan kamu görevlilerine de seslenen Davutoğlu, YSK başta olmak üzere güvenlik ünitelerine, valilere, kaymakamlara, müşahitlere seslenerek “Liderler süreksiz demokrasi vakidir. 14 Mayıs, Türkiye’de son 75 yıllık demokrasi tarihimizin en pak seçimi olacaksa bu sizlerin çabasıyla olacak. Bu cins açıklamaların etkisiyle ‘Türkiye’de yabancı bir istilayı engellemek’, ‘terörle iş birliği yapması olası yeni bir iktidarı engellemek’ ya da ‘Diyanet İşleri’ni kapatacağı tez edilen bir iktidarı engellemek’ ismine diğerlerinden gelebilecek her türlü telkine karşı demokrasiyi ve devletin kurumlarını koruyun. Gün şahsî ya da parti hesapları yapma günü değil. Devletimizin gerçek beka sorunu olan demokrasiyi yaşatma uğraşı günüdür. Sizden muhalefet lehine bir hal alınmasını talep etmiyorum. Tersine, iktidar – muhalefet farkı gözetmeden, her bir mezrada, her bir köyde, her bir ilçede, vilayette ve ülkenin her yerinde, her bir seçim sandığında seçimin objektif ve adil bir formda yapılmasının teminatı sizler olacaksınız. Her türlü telkine ve tahrike karşı demokratik hukuk devletini savunmakta tereddüt etmeyin” davetinde bulundu.
“DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜ MUTLAK OLARAK TEMİNAT ALTINA ALINACAK”
Konuşmasının sonunda Cumhur İttifakı’na oy vermeyi düşünen vatandaşlara seslenen Davutoğlu, şunları kaydetti:
“Sizi tahrik edenler, ülkenin yabancı bir istilayla karşı karşıya olduğunu argüman edenler, dinimizin ve dini kurumlarımızın yok edileceğine dair temelsiz ithamlarda bulunanların tek niyeti kendi iktidarlarını korumaktır. Asla sizin bedel verdiğiniz ulusal ve manevi pahaları müdafaa kederi içinde değiller. Kendi iktidarlarını sürdürmek ismine bütün bu kıymetleri istismar etmekten çekinmiyorlar. Size eski başbakanınız, genel lideriniz olarak sesleniyorum: hiçbir kazanımımıza ziyan gelmeyecek. Din ve vicdan özgürlüğü mutlak olarak teminat altına alınacak. Demokrasi tarihimizin teröre karşı en sert ve kararlı çabasını vermiş başbakan olarak sesleniyorum. Ülkeyi hiçbir terör örgütüne asla teslim etmeyeceğiz. Terör örgütlerinin ülkemizdeki her türlü faaliyeti bugünkünden daha kararlı bir halde engellenecektir. Yabancı etkiyle gelebilecek her türlü müdahaleye karşı evvel biz direniriz. Diğer bir devlet liderinden ‘aptal olma’ mektubu alanlar sinip köşeye çekilebilirler. New York mahkemelerinden, Washington’daki birtakım evraklardan, Moskova’daki birtakım çevrelerden çekinenler ulusal egemenliğimiz konusunda taviz verebilirler lakin hiçbir tehdide boyun eğmemiş bizler asla ulusal egemenliğimizden taviz vermeyeceğiz. Cumhur İttifakı’na oy vermeyi düşünen vatandaşlarım… 14 Mayıs akşamı siz kaybetmeyeceksiniz. Kaybedecek olanlar sizin pak oylarınız üzerinde iktidar saltanatı, şatafatlı bir hayatı sürdürmeye devam etmek isteyenler olacak. Hiçbirinize rastgele bir hukuksuz davranış sergilenmeyecek, hiçbirinizin özgürlüğü kısıtlanmayacak.”
