Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Demokrat Parti Genel Lideri Gültekin Uysal ve Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur Yavaş, Isparta’da miting yaptı. Mitingde konuşan DP Genel Lideri Uysal şunları söyledi:
“HALİL İBRAHİM SOFRASINA GÜZEL GELDİNİZ, DAHA DA BÜYÜTECEĞİZ”
“Değerli hemşerilerim birkaç gün evvel ana ocağımız Afyonkarahisar’daydık. Artık de büyük bir memnunlukla baba ocağımız Isparta’dayız. Türkiye’nin babası Cumhurbaşkanımız Anadolu’nun çatlamış topraklarının hasretini gideren büyük önderimiz Süleyman Demirel’in memleketindeyiz. Değerli Ispartalı hemşerilerim, değerli kardeşlerim ekranları başında bizleri izleyen aziz vatandaşlarım bir defa daha hepinizi en içten dileklerimle selamlıyorum. Muhabbetle kucaklıyorum. Bu büyük Halil İbrahim Sofrasına güzel geldiniz, sefalar getirdiniz. Evet daha da büyüteceğiz. Hani şair diyor ya, ‘kim çizmiş bu hududu, dar geliyor, dar geliyor gardaşım’ dediği üzere, daha da büyüteceğiz.
“MİLLET DİYE BİR SIKINTILARI YOK, DEMOKRASİ ESASEN ONLAR İÇİN MUHALEFETTE SESLENDİRİLECEK BİR İDEOLOJİ”
Bizim kederimiz yalnızca oy aldığımız insanlara değil, tüm Türkiye’ye karşı sorumluluğumuz. Nereden geldiğimizi biliyoruz. Bu büyük ülkeyi, bu büyük Cumhuriyeti nereye taşıyacağımızı da biliyoruz. Kâfi ki namuslu ellerde olsun. Siyasetin görevi, bir ülkenin potansiyelini ortaya çıkartmaktan geçer. Bu büyük Cumhuriyet kıt kanaat imkanlarla büyük sıçrama atakları yapmış, fabrika kuran fabrikalar kurmuş, kendi insanını doğduğu topraklarda gelecek hayali kurabilecek bir Türkiye’yi inşa etmişiz fakat gelin görün ki buradan geriye hakikat gidiyoruz. Ne demek istiyorum? Dişinizden tırnağınızdan arttırdığınız, evlatlarımız, çocuklarımız, gençlerimiz şayet doğduğu topraklarda bir gelecek hayali kuramıyor ise bu yönetenlerin mesuliyetidir. O denli mi? Bir ülke için herhalde şundan daha büyük keder olamaz, felaket olamaz. Kendi gençleri öbür diyarlarda gelecek arayacak o denli mi? İtirazımız bunadır. Biz bu ülkenin her şeyine sahip çıkacağız. Evlatlarımıza sahip çıkacağız, çocuklarımıza sahip çıkacağız. Bayanı, genciyle, ağacı, dağı, taşı, toprağıyla bizim vatanseverliğimiz bunu gerektirir. İşte bu bereketli toprakları, rahmet fışkıran bu Anadolu’yu suyla buluşturmuşuz. Büyük başkanımız Demirel o denli diyordu, ‘biz bereketli toprakların bedbaht insanları olarak yaşamayacağız’ demişti ve gereğini yaptık. Bugün de bu büyük Cumhuriyet’i yeni bir çağa taşıyacağız her birlikte. Vaktin süratle değiştiği bir tempo içerisindeyiz. Tarihin temposunu daima birlikte yakalamalıyız. Vaktin ruhunu daima birlikte yakalamalıyız. Dünya ile yine bu büyük ülkeyi evvel üretim yapan bir ülke olarak sonrasında da bu globalleşme ikliminde kendi ülkesinin evlatlarının vatandaşlarının zenginliğini arttıracak, zenginlik transfer edecek bir yapılanmayı ortaya çıkarmalıyız. Gelin görün ki maalesef Türkiye 21 yıldır berbat yönetiliyor. Hatta daha ileri gideyim Türkiye’de vakit zaman tahminen makus idareler olmuştur. Sizlere sorayım, berbat niyetli idareler bu memlekette oldu mu Allah aşkına? Bugünkü iktidar makus niyetli. Bir parti olmaktan çıkmış adeta kamu kaynağını nasıl yağmalarız bunun üzerine tabandan tavana, tavandan tabana örgütlenmişler. Millet diye bir kaygıları yok, demokrasi zati onlar için muhalefette seslendirilecek bir ideoloji…
“MİLLETİN SOFRASINDAKİ EKMEĞİNİ KÜÇÜLTTÜNÜZ HATTA YOK ETTİNİZ”
Şimdi İçişleri Bakanı var biliyorsunuz değil mi? 2 gün evvel bir açıklama yapmış, neymiş? ’14 Mayıs 2023 seçimleri bir darbe girişimiymiş’ Anadolu’da hoş bir kelam var hepiniz bilirsiniz. Ne deriz? Takke düştü, kel de göründü deriz. İşte bunların demokrasi inancı bu kadar. Bugün şunu görüyorlar, artık vatandaşımızın insanlarımızın, milletimizin isteğini kazanamıyorlar, sandıkta oyunu alamıyorlar. Alamayınca söyleyecek kelam bitmiş inanın söyleyecek palavraları bile bitti. Söyleyecek kelam bitmiş, neymiş ’14 Mayıs seçimleri bir darbe girişimiymiş’ sizin göreviniz İçişleri Bakanı olarak darbeyi engellemek değil mi? Ne yapacaksınız, seçimi mi iptal edeceksiniz? Isparta meydanından haykırmak isterim, milletin önüne duvarlar örülmez, bu aziz millet dün olduğu üzere bugün de o duvarları yıkar Allah’ın müsaadesiyle. Duvarlar örülmez, bundan 2-3 hafta önceydi galiba, AKP Genel Lideri Erdoğan, seçim beyannamesini açıkladı. Aslında beyanname falan değil, 21 yıllık bir itirafname… Başarısızlıklarının itirafnamesi, Türk milleti kendilerinden evvelki hiçbir siyasi iktidara nasip olmayacak kadar yetki istemişler yetki vermiş, güç istemişler güç vermiş, güç yetmemiş biz mutlak güç istiyoruz’ demişler. Onu da vermiş, o da yetmemiş ‘biz’ demişler, ‘dilimizden dökülen kanun haline gelsin’ 16 Nisan Referandumuyla, şaibeli bir seçimle onu da geçirdik dediler. Sınırsız yetki sıfır kontrol sistemi içerisinde elimize, ayağımıza kimse takılmasın, hukuk denetlemesin, medya kontrol yapmasın, sivil toplum kontrol yapmasın biz yolumuza devam edelim’ dediler. Devam ettiniz de ne oldu? Milletin sofrasındaki ekmeğini küçülttünüz hatta yok ettiniz. Bu keyfi rejimin bedelini 85 milyon içerisinde bir memnun azınlık dışında iktidarın yandaşı olmuş memnun azınlık dışında herkes işsizlik olarak ödüyor. Artırım tsunamisi altında enflasyon olarak ödüyor, yoksulluk olarak ödüyor. Bunun bedelini ödüyoruz. Çift haneli işsizlik, çift haneli enflasyon sayıları, çift haneli faiz oranları…
“BUNLAR KURTLA YİYEN KUZUYLA AĞLAYAN BİR İKTİDARDIR”
Bugün ‘ekonomistim’ diyerek ortaya çıktıkları andan itibaren uyguladıkları siyasetlerle geçen yıl bir bayram öncesiydi, bayram ikramiyesi arttırılsın diye emeklilerimiz talep ilettiğinde Çalışma Bakanı motamot şöyle söyledi bedelli hemşerilerim, ‘bunun bütçeye 10 milyar lira ek maliyeti olur’ dedi. Bakın milyonlarca emeklimize… O 10 milyarı vermeyenler, milyonlarca emekliye, çok sonlu sayıdaki mevduat sahibine, kur muhafazalı mevduatla bugün itibariyle bile 200 milyarın üzerinde kaynak aktardılar. Bunlar kimin iktidarı bilesiniz. Bunlar kurtla yiyen kuzuyla ağlayan bir iktidardır. Sureti haktan görünüp, muhalefeti suçluyorlar. Muhalefet size ne yapıversin? Bu kadar yanlışınıza ne yapıversin? Milletimiz yetki vermiş 21 yılda sistematik çöküş yaşar hale getirmişsiniz. Bir 5 yıl daha milletimiz yetki verse sormak isterim kıymetli hemşerilerim, bedelli Ispartalılar, bir 5 yıl daha yetki verseniz bu iktidar 21 yılda yapamadı, neyi yapacak? Bir şey yapabilir mi? Artık çıkmış sayın Erdoğan bu 21 yılın üzerine açıkladığı yapmadıklarının, yapamadıklarının itirafnamesi olan seçim beyannamesinde ne diyor? ‘Biz mülakatı kaldıracağız’ diyor. Bir parti devletine dönüştürmek için FETÖ ile bu devleti ele geçireceğiz diyerek çıktığınız güzergahta, ÖSYM’de soruları çaldınız, çaldırdınız. Milyonlarca gencimizin hakkını yediniz.
“BU 21 YILDA KRAVATLI BİR SOYGUNLA, KİTABINA UYDURULARAK MİLLETİMİZİN MİLYARLARCA DOLARI ÇALINDI BUNUN HESABINI SORACAĞIZ”
Adalet yalnızca, adalet saraylarında, mahkemelerde değil. Şayet benim bir genç kardeşim çıkıp şunu diyebiliyorsa, ülkede adalet işliyor demektir. Benim genç kardeşim şunu diyorsa, ‘ben alın teri döktüm, göz ışığı akıttım, başarılı oldum, üniversiteyi bitirdim, kamunun imtihanlarını kazandım, mülakata da girdim lakin benim hakkımı ne şah ne padişah ne reis yiyebilir’ diyor ve hakkını alıyorsa orada adalet işliyor demektir. Biz biliyoruz bu iktidarı… Hak, hukuk, adalet evet. Bizleri de bu Halil İbrahim Sofrasında bu gayeyle beraberiz. Millet İttifakı’nın önündeki, millet ismine göreceği görev aşikardır. Bir tarafta bu 21 yılda kravatlı bir soygunla, kitabına uydurularak milletimizin milyarlarca doları çalındı bunun hesabını soracağız. Bu türlü talebiniz var değil mi? Bunun hesabını soracağız. Şayet yapanın yanına kar kalacaksa biz neyin gayretini veriyoruz? Vakit zaman hesabını soracağız dediğimizde diyorlar ki, ‘hepimizi bir torbaya mı atacaksınız?’ o sizin bildiğiniz iş, hukuksuzluk icat etmeyi siz bilirsiniz. Biz istiyoruz ki hukuk işlesin bu ülkede, herkesin hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi, Allah’ın müsaadesiyle 13’üncü Cumhurbaşkanımız, yarınki Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde daima bir arada ortaya çıkartacağız.
Bu meydan da gösteriyor ki artık, su art düşmüş yolunu bulmuştur. Allah’ın müsaadesiyle yolu Çankaya Köşkü’dür. Allah’ın müsaadesiyle artık iktidarda biraz önce İçişleri Bakanı nasıl seçimleri bir darbe teşebbüsü olarak niteliyorsa bu iktidarın da aslında her manada ufkunu gördük. Demokrasiyle ilgili ufkunu gördük. Hukukla ilgili ufkunu gördük. Demokrasiyle ilgili, hukukla ilgili ufuklarını gördük. Ülkenin kalkınmasıyla ilgili ufuklarını gördük. 2023 gayelerinden hiç bahsettiklerini görüyor musunuz? Yalnızca küçük bir kusur yapmışlar 2023 değil de 2071’e koymuşlar artık hedefi… Ölme babam ölme, niçin? Küçük bir kusur, ne yıllık bütçelerinde ne orta vadeli planlarında ne 5 yıllık kalkınma planlarında hiçbir amacınızı tutturamamışsınız, artık diyorlar ki hala, ‘bize güvenin’ Ispartalı hemşerilerim bu dini menfaat yapan, menfaati din yapan bu iktidara nasıl güvenebiliriz? Güvenebilir miyiz? Güvenemeyiz.
“NE SAYIN ERDOĞAN’A NE DE ONUN SEFİLLER KUMKUMASI BU BAKANLARINA BU TÜRKİYE’Yİ EMANET EDEMEYİZ”
Bir tane boz bulanık Bekir var, Adalet Bakanı. Diyor ki, ‘bu muhalefete teslim edilmez’ muhalefete teslim etmeyeceğiz de, Allah bizi affetsin diyerek Türkiye’yi yine unutmak istediği kara günleri, kara ayları, kara yılları, 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsüyle, bu ülkede darbe teşebbüsü yaşatır hale geldiniz. Size mi emanet edecek? Ne Sayın Erdoğan’a ne de onun sefiller kumkuması bu Bakanlarına bu Türkiye’yi emanet edemeyiz. Gençlerimizin geleceğini, bayanlarımızı emanet edemeyiz.
“TÜRK-İŞ MİLLETİMİZİN FAKİRİN AÇLIK SONUNU BELİRLEMİŞ FAKAT BU İKTİDARIN TOKLUK HUDUDUNU AŞİKÂR EDEMEMİŞ”
Cumhurbaşkanımız geliyor aslında biraz sonra, heyecanımızı daha da yükseltelim. Bu iktidara emanet edemeyiz niçin? Bugün gözüme çarptı. Türk-İş yoksulluk sonunu, açlık hududunu açıklamış pahalı hemşerilerim. Açlık hududu bile bu ülkede 10 bin liranın üzerinde 10 bin 135 lira olmuş… Yanlış siyasetlerinin sonucunda kendi insanımıza sunmadığımız refahı, milyonlarca bağrımıza basmak zorunda kaldığımız sığınmacılar başta olmak üzere kendi insanımıza sunacağız. Nereden geldiğimizi biliyoruz lakin bugün bu büyük ülkenin kaynakları Allah’ın müsaadesiyle herkese kâfi. Yalnızca birilerine yetmiyor. Türk-İş milletimizin fakirin açlık sonunu belirlemiş ancak bu iktidarın tokluk hududunu muhakkak edememiş. Bu iktidarın tokluk hududu muhakkak olmadığı için milyonlarca insanımız aç, fakir. Gelir adaletsizliği bu ülkede, eğitim adaletsizliğine dönüşür hale gelmiş, artık bu alanlarda yapacak hiçbir şeyleri yok. Lisanlarında tutturmuşlar, ‘muhalefet PKK ile iş birliği yapıyormuş, dış güçlerle işbirliği yapıyormuş’ onu anca siz yaparsınız. Sizde kendi şahsi zafiyetleriniz, kayda girmiş yolsuzluklarınız münasebetiyle kapalı kapılar gerisinde kendinizi kurtarmak için, bu ülke için bir ulusal güvenlik açığı haline gelmiş onu siz yaparsınız. PKK ile işbirliği yapmak Erdoğan’ın hakkı, o yapar. FETÖ ile işbirliği yapmak, onu da yapar. Artık bunlar yetmedi, kahraman Emniyet Müdürümüz Gaffar Okkan’ı öldürenleri Hizbullah’ın partisinin adaylarını kendi listelerinden aday göstermişler. Her yol mübah bunlar için her yol. Tek bir amaçları var, ülke ismine bir mefkureleri yok, milyonlar ismine bir ülküleri yok, gençler ismine ülküleri yok. Türk bayanı ismine mefkureleri yok. Tek bir amaçları var yargılanmamak için bir kişiyi onun ailesini ve şürekasını kurtarmak. Halbuki bizim 85 milyon için hayallerimiz var. Türk insanı ile Türk insanı ortasına örülmüş duvarları yıkmak üzere bir hayalimiz var. Bu ülkede her bir vatandaşımızın hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi inşa etmek üzere bir hayalimiz var. Bütün bunları Allah’ın müsaadesiyle gerçekleştireceğiz. Söyleyecek kelamı bitenler artık mevsimlik milliyetçilik yapıyor. Daha düne kadar ‘milliyetçiliği ayaklar altına aldım’ diyenler bunları unutmuş yanlarına da bir milliyetçi partiyi almışlar güya birkaç tane, onlar da bu olana bitene sesini çıkarmıyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’sının birinci dört unsurunu kabul etmeyen Hüda Par ile işbirliği yapacaksın, muhalefeti suçlayacaksın. Var mı o denli dava? O denli bir dava yok. Bunlar mart kedisi üzere hem kendi kabahat işliyorlar hem muhalefeti suçluyorlar.
“BU İKTİDAR DA 21 YILDIR MİLLETE HİZMET ETTİN DE MİLLETTEN ARTIK KARŞILIK MI ALACAKSIN?”
Böyle bir iktidarı ebediyen Allah’ın müsaadesiyle göndereceğiz. Neyi söylerse söylesinler. Hz. Mevlâna o denli diyor, ‘Ey gönül bahta mazeret bulma, buğday ektin de arpa mı biçtin’ diyor. Bu iktidar da 21 yıldır millete hizmet ettin de milletten artık karşılık mı alacaksın? Maalesef bugün bu ülkede yolsuzlukları o denli bir noktaya gelmiş ki, münferit olan yolsuzluklar sistematik hale gelmiş. Cumhuriyetin birinci periyotlarında bir eşkıyaya sormuşlar, demişler ki, ‘bu kadar eşkıyayı dağ başında nasıl tutuyorsun’ diye, o eşkıya demiş ki, ‘onlara o kadar cürüm işlettim ki ovaya inecek yüzleri yok’ artık bu teyyo pehlivan var ya üstteki, o da etrafına o kadar çok cürüm işletti, kirletti onları anca o denli yönetiyor. Yolsuzluklar bu ülkenin ulusal güvenliğini inanın tehdit eder hale gelmiş. Bu ülkenin büyük kaynakları var dünle mukayese ettiğimizde lakin vakit süratle akıyor. Bu kaynakları öncelik sıralamasında gerçek yapmalıyız. Türkiye’nin gelişmiş dünyayla ortasındaki arayı kapatabilmesi, yeni yeni güç merkezlerinin, yeni yeni ittifakların global ve bölgesel kurulduğu bu türlü bir periyotta Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin hukukuna, demokrasisine, eğitim sistemine, iktisadından başlayarak bu çağın icap ettiği derinliği katacak bir programla Türkiye’nin büyüklüğüne denk bir siyasi akılla ve takımla buluşturamazsak bilesiniz ki daha büyük meydan okumalarla karşı karşıya kalırız. İşte bu akılsızların Suriye’de izlediği siyasetin bedelini Türk milleti ödüyor. Türkiye Cumhuriyet Devleti ödüyor. Orada AKP’nin yanlışları hasebiyle bir PKK devleti kurulur hale gelmiş, siz evvel gelin mevsimlik milliyetçilik yapacağınıza bunun hesabını verin. Bu haram safsatasını Allah’ın müsaadesiyle yıkacağız, yıkıyoruz da büyüye büyüye, birleşe birleşe, yüreklerimizden akan bu güçle birlikte Türkiye’de bu iktidarın giydirmeye çalıştığı mecnun gömleklerini yırtarak Allah’ın müsaadesiyle bu büyük Cumhuriyet’i bu aziz milleti yarınlara taşıyacağız. Kâfi ki kamu malını kendi namusu bilen yöneticiler elinde olsun, bunu da başaracağız. Isparta, dünümüzü çalanlara yarınlarımızı çaldıracak mıyız? Çaldırmayacağız. Şühedanın bize emanet bıraktığı bu vatan toprağının her noktasına, taşına, toprağına, insanına, kurduna, böceğine sahip çıkarak bizden sonra gelecek kuşaklara refah içerisinde, itimat içerisindeki bir Türkiye’yi daima bir arada emanet edeceğiz.”
