Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Eskişehir’deki mitinginin akabinde Burdur’a geçti. Kılıçdaroğlu’na Burdur mitinginde Ankara Büyükşehir Belediye Lideri Mansur Yavaş eşlik etti.
Burdur’da vatandaşlarla buluşan Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Mayısta birinci kez oy kullanacak gençlerin oyuna talip olduğunu lisana getirdi. Burdur’da Birinci kez oy kullanacak 14 bin 258 gencin olduğunu söz eden Kılıçdaroğlu, “Gençlerden kelam istiyorum. Demokrasi için, hak için, hukuk için oyunu istiyorum” dedi.
“SİZ KİM MİLLiYETÇİLİK KİM?”
Kimden gelirse gelsin terör ile çaba edeceğini lisana getiren Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine yönelik kelamlarına çok sert karşılık verdi.
Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a cevabı şu formda:
Bizim milliyetçiliğimizi ortada bir sorguluyorlar. Ya siz kim milliyetçilik kim. 34 askerimiz Suriye’de şehit edildi, vuran Rusya’ydı. İki gün sonra Putin’in kapısına gidip dakikalarca bekleyen kimdi Allah aşkına ya. Bana kalkmış milliyetçilik dersi veriyor.
Ya ölen bizim askerimiz, şehidimiz, vuran Rusya. Rusya’nın bizden özür dilemesi gerekiyor, ‘ya biz yaptık kusura bakmayın’ demesi gerekiyor… Koşa koşa Putin’in kapısına gitti. Putin kapısında bekletti. Kronometreyi çalıştırdı, kaç dakika Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanını beklettiğini bütün dünyaya gösterdi.
Sonra adam neymiş, dünya çapında bir adammış. Hakikat, bir diğer ülkenin Cumhurbaşkanın kapısında bu kadar bekleyen, kronometreyle teşhir edilen diğer bir Cumhurbaşkanı yoktur. Bay Kemal buna asla müsaade vermeyecektir. Bay Kemal askerine de ordusuna da sahip çıkacaktır.
Bay Kemal, güvenlik güçlerine de sahip çıkacaktır. Bay Kemal, terör nereden ve kimden gelirse gelsin bir insanlık kabahatidir ve teröre karşı çabayı son damlasına kadar yapacaktır.
Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Bayrağımız ve vatanımız. Bayram ve vatan, gözümüzü kırpmadan bayrağımız için de vatanımız için de vefata gideriz. Münasebetiyle onun dışında bütün insanları kucaklarız. Hiç kimsenin kimliğini, ömür usulünü, inancını sorgulamayız. O hak bizde değildir. Hangimiz anne babamızı seçme hakkına sahibiz. Yok o denli bir şey. Lakin hepimiz anne, babamızla, yakınlarımızla gurur duyarız. Herkesin inancına hürmet gösteririz.
Kimin inançlı kimin inançsız olduğunu yalnızca ulu yaratan bilir. Bu türlü bir yetki kimseye verilmemiştir.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
“ALLAH ŞAHİTTİR ÇÖZECEĞİM”
Nasılsınız? Yeterli misiniz? Keyfiniz güzel mi? Daha da uygun günlere, hoş günlere daima birlikte ulaşacağız. Bu ülkeye kelamım var, bu ülkeye baharı, huzuru, kucaklaşmayı getireceğim. Arbededen bıkmadık mı Allah aşkına? Ayrışmadan bıkmadık mı Allah aşkına? İşsizlik canımızı yakmıyor mu, yakıyor. Bu memlekete soğana muhtaç hale getirdiler. Bütün bunları çözeceğim. Allah şahittir çözeceğim.
“14 BİN 258 GENCİN DEMOKRASİ İÇİN, HAK İÇİN, HUKUK İÇİN OYUNU İSTİYORUM”
Burdur’a gelirken baktım, Burdur’da kaç genç birinci kere sandığa gidip oy verecek. Hesabını yaptım. Madem ben hesap uzmanıyım, hesap adamıyım, hesabını yaptım. 14 bin 258 genç, birinci defa sandığa gidecek ve oy kullanacak. Gençlerden kelam istiyorum; sevgili gençler, demokrasi istiyor musunuz? Hukuk istiyor musunuz? Hak istiyor musunuz, adalet istiyor musunuz? Sevgi istiyor musunuz? O vakit Türkiye’nin yazgısını değiştirmek sizin elinizde. 14 bin 258 gencin demokrasi için, hak için, hukuk için oyunu istiyorum. Kelam mü, kelam mü? Benim de Burdur’a ve Burdurlu gençlere kelamım var; sizin çektiğiniz bütün acılar, ıstıraplar, benim de acım, ıstırabım olacak. Siz rahata ermedikçe asla ben rahat etmeyeceğim. Siz huzura kavuşmadıkça, asla ben huzura kavuştum demeyeceğim. Bunun çabasını sizin için vereceğim. İnanın sizin için vereceğim.
“PARAYI BEŞLİ ÇETEYE VERİYORLAR. SENİN KONUTUNU YAPAMAZLAR”
Buraya gelirken Ağustos 2021’de Bucak Çobanpınar’da bir yangın çıkıyor ve iki mesken yanıyor. Ağustos 2021’de kelam veriyorlar, diyorlar ki ‘Biz bu meskenleri yapacağız.’ Ağustos 2022, artık geldik Ağustos 2023’e. Bu konutlar hala yapılmadı. Bana söylenen şu, ‘Allah isteği için şunu bir seslendirin, bizim sesimizi tahminen duyarlar, zira seni dinliyorlar, tahminen gelir bizim meskenleri yaparlar…’ Hiç meraklanma kardeşim, Çobanpınar’daki kardeşim, yapamazlar. Onlar parayı beşli çeteye veriyorlar. Münasebetiyle senin meskenini yapamazlar. Ellerinden gelse elindeki lokmayı alacaklar. Geleceğim, o konutları yapacağım, size teslim edeceğim, hiç kaygı etmeyin.
“ADALETTEN SAPMAYACAKSINIZ”
Eğer adalet istiyorsak ayrım yapmadan adalet istemek zorundayız. Devletin dini adalettir. Şanlı yaratan kâinatı adalet üzerine inşa etmiştir. Adaletten sapmayacaksınız. İnsanların kimlikleriyle, inançlarıyla ayrıştırmayacaksınız. Kimseyi ötekileştirmeyeceksiniz. İnsan, aziz yaratanın yarattığı eşref-i mahluktur, yani en ulu varlıktır. Beşere hürmet duymak… Beşerler ortasında ayrımcılık yapmak bizde yoktur, kitabımızda yoktur.
“HANGİ ANNE ÇOCUĞUNUN GÜZEL BESLENMEMESİNİ İSTER”
Az evvel Mansur Lideri dinlediniz. Oy versin vermesin, herkese yardım ediyor. Yoksul mi, bana oy verdin mi vermedin mi diye sormayız. O insanlık ayıbıdır. Açsa yardım yapacaksınız. Bu memlekette kelam veriyorum, Burdur Meydanı’ndan kelam veriyorum; Cumhuriyet kelamı veriyorum, bu memlekette hiçbir yoksulun fukaranın elektriği, doğalgazı, suyu kesilmeyecek. Binlerce kişinin doğalgazını kestiler. O aileleri gittim, ziyaret ettim. Dul bir bayan, iki çocuklu. Para yok, doğalgazını ödeyememiş, kesmişler. Ne yapacak bu anne? Ne yapacak bana Allah aşkına söyler misiniz? Hangi anne çocuğunun soğukta kalmasını ister? Hangi anne çocuğunun yeterli beslenmemesini ister? Bunların tamamını çözeceğim.
“ÇİFTÇİYE KIRMIZI MAZOT VERECEĞİM. ÖTV, KDV’SİZ OLACAK”
Ben diyorum ki var olan problemleri çözeceğim. Çiftçiye kırmızı mazot vereceğim, ÖTV, KDV’siz olacak. Çiftçiye ucuz gübre, tohum vereceğiz. Çiftçinin Ziraat Bankası’na, bankalara, tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarının faizlerini sileceğiz. Bunları dediğim vakit çabucak çıkıyorlar koro halinde ‘Ey Kılıçdaroğlu, parayı nereden bulacaksın’ diye soruyorlar. Ben buradan Burdur Cumhuriyet Meydanı’ndan sesleniyorum, beşli çetelere gelince para gani, onlara her türlü paraya veriyorsun. Beşli çetelere vermeyeceğim, halka vereceğim. Çiftçiye, üreticiye, esnafa, sanayiciye vereceğim. Alın teri kıymetlidir, kutsaldır. Kim emek harcıyorsa, emeğinin karşılığını vermek zorundasınız.
“YATAĞA AÇ GİREN ÇOCUKLAR, TOPLUMSAL DEVLETİN YERİNE GETİRİLMEMESİDİR”
Eğer bu memleketten çocuklar yatağa aç giriyorsa yahut anneler çocuklarının karnını doyuramıyorsa yahut anneler okula giden evladına, sanki beslenme çantasına ne koyabilirim diye düşünüyorsa, çocuğum bugün aç mı kalacak diye endişeleniyorsa bu siyaset kurumunun ayıbıdır, o ailenin ayıbı değildir. Toplumsal devlet dedikleri anlayışın yerine getirilmemesidir.
“BANKAYA GİDECEK EMEKÇİ, MEMUR, EMEKLİ ÜZERE PARASINI ÇEKECEK VE ÇOLUK ÇOCUĞUNUN RIZKINI SAĞLAYACAK”
Sevgili anneler, Aile Dayanakları Sigortası getireceğim. Hiçbir hanede, hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Her anne çocuğunu okula gönderirken huzur içinde gönderecek. Beslenme çantası olamayacak. Okula gidecek suyunu, sütünü, yemeğini, akranları ile arkadaşlarıyla birlikte yiyecek. Huzur içinde karnı doyacak ve meskene karnı tok gelecek. Zira o denli ailelerle karşılaştım ki çocuğuna ekmek ortası salça sürüp çocuğuna veren anneler gördüm, dinledim. Problemlerini çözmemiz lazım. Bir çocuk açsa hepimiz açız. Bir çocuk karanlıktaysa hepimiz karanlıktayız. Bir çocuğumuz soğukta kalıyorsa hepimiz soğukta kalıyoruz. Aile Takviyeleri Sigortası ile geliri olmayan yahut geliri taban fiyatın altında olan bütün ailelere bayanın bankadaki hesabına her ay en az minimum fiyat kadar para yatırılacak. Hiçbir vakit onun yoksulluğunu, fakirliğini toplumsal devletten öbür kimse bilmeyecek. Bankaya gidecek personel, memur, emekli üzere parasını çekecek ve çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak.
“HİÇ KİMSENİN YOKSULLUĞU İSTİSMAR KONUSU OLMAYACAK”
Nerede bir aile doktoru varsa orada toplumsal hizmet uzmanları da olacak. Bunların yüzde 99’u bayan olacak. Bunlar konutlara gidecekler, o ailelerle görüşecekler. O ailede kaç çocuk var, kirada mı oturuyorlar, kendi meskenleri mi, gelirleri var mı, üniversiteye giden çocukları var mı?.. Buna nazaran rapor düzenleyecekler ve bu raporun gereği olarak o ailede bayanın banka hesabına para yatacak. Böylelikle sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Hiç kimsenin yoksulluğu istismar konusu olmayacak. Kimi anneler bunu anlattığımda dediler ki ‘Katılım bankasında sanki biz hesap açabilir miyiz, bize minimum fiyat kadar altın hesabı açabilir misiniz’ diye. Vallahi de billahi de Bay Kemal’in kelamı, şayet altın hesabı diyorsanız sayı değişmemek kaydıyla altın hesabı da açacağım. Gideceksiniz ve alacaksınız. Hiç kimseye bir oburunu muhtaç hale getiremeyeceğiz. Bayanın garantisi devlet olacak. Zira konut bayanı, en büyük zorlukları çeken bayandır. Ailede bir sorun varsa o sorunu en uygun anneler bilir. Ben de merhum annem, baba ile ortamızda ara var, babaya ulaşamazdık, bütün kederlerimizi annemize anlatırdık. Harçlık isterken bile babamıza söyleyemezdik, annemize söyledik, bize harçlık verir mi diye. Hasebiyle anne ile çocuk ortasındaki ilgi özel bir ilgidir. Ve anneler çocukları her vakit çok âlâ yerlerde görmek isterler.
“KUL HAKKI YİYENLERİN DE BURNUNDAN GETİRECEĞİM. BANA BU FIRSATI SİZ VERECEKSİNİZ”
İşsizlik varsa, üniversiteyi bitiren bir çocuğun işsizliği varsa anne baba, onu boğazından keserek üniversiteye götürmüş, okutmuşsa ve bu çocuk imtihanları kazanıp, kelamlı imtihanda mülakatta eleniyorsa, hakkı yeniyorsa, kul hakkı yeniyorsa onun da hesabını soracağım. Bay Kemal onun da hesabını soracak. Kul hakkı, yedirmeyeceğim, kul hakkı yiyenlerin de burnundan getireceğim. Bana bu fırsatı siz vereceksiniz.
“ALLAH’IN GÜNEŞİ ÜCRETSİZ. ELEKTRİK ELDE EDECEĞİZ VE ÇİFTÇİYE ÜCRETSİZ VERECEĞİZ”
Gölünüz kuruyor. O gölün eski halini de ben bilirdim. Oranın meşhur bir kuşu var, dünya çapında. Ben onu da çok güzel bilirdim. O gölün kenarında sipsi de dinledim. Onu da biliyorum. Lakin bu göl neden kuruyor? Biz bu kuruyan alanlara ne yapabiliriz? Güneş gücü yapabilir miyiz? Güneş gücü yaptığımız vakit çiftçiye elektriği parasız vereceğiz. Ben Şanlıurfa’ya gittim. 2 buçuk milyon hektar taşlık arazi var. Çiftçiler şikâyet ediyor, elektrik parasını ödeyemiyoruz, gelip elektriği kesiyorlar, tarlayı sulayamıyoruz diye. Dedim ki Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığını bize verin, bütün çiftçilere en geç iki yıl içinde elektriği ücretsiz vereceğiz. Kelam verdim, yapacağım. Çıktı dediler ki elinden tutan mı var niçin yapmıyorsun? Denizli Bozkurt Belediye Başkanlığımız yaptı, çiftçiye elektriği parasız veriyor. Antalya Büyükşehir Belediye Liderimiz burada, o da yaptı, o da çiftçiye fiyatsız veriyor. Demek ki oluyor. Niye oluyor? Petrol, doğalgaz, kömür getirirseniz dolar ödüyorsunuz, e Allah’ın güneşi ücretsiz ya. Dolar, avro, ödemiyorsun, panelleri kuracaksınız, elektriği elde edeceksin. Ne dolar gidecek ne avro. Zira dolar, avro, doğalgaz, petrol lobisi istemiyor. Sizi sömürüyorlar. Sizi sömürmelerine asla müsaade vermeyeceğim. Allah’ın güneşi ücretsiz, o güneşten elektrik elde edeceğiz ve çiftçiye parasız vereceğiz.
“TOKİ’Yİ DE ASLİ VAZİFESİNE DÖNDÜRECEĞİM, KIZILAY’I DÖNDÜRECEĞİM GİBİ”
Kiralar giderek artıyor. Şu anda mahkemelerde en çok görülen dava konut sahibi ile kiracı ortasında. Mesken sahibi diyor ki bu kirayla oturulmaz, bana kirayı artıracaksın, oturan da diyor ki aldığım fiyat aşikâr, ben senin kirayı nasıl ödeyeyim. Binlerce kira davaları devam ediyor. Hiç aklınıza geldi mi Toplu Konut Yönetimi (TOKİ) niçin kuruldu? Orta gelirli ailelere ucuz konut yapılsın diye kuruldu. Allah aşkına TOKİ’ye bakıyorsun öteki şeylerle uğraşıyor. Şayet fakir, orta gelirli ailelere bunlar konut yapsalardı bu kira sorunu çıkmazdı. Gidiyor diğer işler yapıyor. TOKİ’yi de asli misyonuna döndüreceğim, Kızılay’ı döndüreceğim üzere. Kızılay çadır satmayacak, diğer numaralar çekmeyecek.
“NEREYE GÖTÜRDÜKLERİNİ, HANGİ BANKAYA YATIRDIKLARINI KURUŞU KURUŞUNA YANİ SENTİ SENTİNE BİLİYORUM”
Bay Kemal’in bir kelamı daha var, bu türlü binlerce, milyonlarca çocuğumuz işsiz gezerken, iş ararken saray ve avenesinin etrafında gezenler 5, 6, 7 yerden maaş alıyorlar, onların tamamını keseceğim. Beşli çeteler var. Beşli çetelerin bir numaralı düşmanı benim. Sanki Kılıçdaroğlu’nu nasıl seçtirtmeyiz. Bütün numara bunun üzerine kurulmuş. Hangi iftiraları atabiliriz, neler yapabiliriz diye uğraşıyorlar. Ve baktılar ki bir sonuç yok, paralarını yurt dışına götürüyorlar. Nereye götürdüklerini, hangi bankaya yatırdıklarını kuruşu kuruşuna yani senti sentine biliyorum. O paraların tamamını Türkiye’ye getireceğim. Çaldığınız, götürdüğünüz paraların tamamını getireceğim Türkiye’ye. Diyorlar ki, ‘Efendim milletlerarası mahkeme var. Memleketler arası mahkeme müsaade vermez.’ Dünyanın hiçbir mahkemesi bir devletin soyulmasına müsaade vermez. Devlet soyanların karnını doyuran bir devlet değildir; toplumsal devlet, karnı aç olanları doyuran bir devlettir. Herkesin karnının doyduğu bir ülkede fakat o vakit huzur, rahmet vardır.
“ALLAH NASİP EDERSE SEÇİLDİĞİMİZ DE ÇANKAYA’YA GİDECEĞİZ O MÜTEVAZI KÖŞKTE OTURACAĞIZ”
Diyordu ya ‘bu can bu ciltte kaldığı sürece papazı benden alamazsın.’ Meydan meydan geziyordu. Ne oldu. Papazı götürdü, teslim etti. Bu türlü bir kişi Türkiye Cumhuriyeti’nde Cumhurbaşkanlığı yapamaz. Bir kelam verdiysen kelamının ardında kapı üzere duracaksın. Vermeyeceksin. Vermiyorum diyeceksin. Burada yargılayacağım diyeceksin. O vakit 85 milyon da senin gerinde dururdu. Ne oldu, götürdün teslim ettin. Sonra ne dedi, ‘aptal olma’ dedi. Ses çıkarmadın. Sizden sandığa giderken bir şey istiyorum, elinizi vicdanınıza koyup sandığa gidin. Sandıkta oy kullanırken Allah aşkına ya kul hakkı yiyenlere oy vermeyin. Yolsuzluk yapanlara, sizin hakkınızı çalanlara oy vermeyin. Kul hakkı yemek en büyük günahtır demiyor mu aziz yaratan. En büyük günah işleyene oy vererek niçin ortak oluyorsunuz? Niçin oy veriyorsunuz onlara. Saraylarda oturuyorlar. Ne sarayı kardeşim ya. Allah nasip ederse seçildiğimiz de Çankaya’ya gideceğiz o mütevazı köşkte oturacağız. Bizim saraylarla ilgimiz yok.”
“VALLAHİ DE BİLLAHİ DE HİÇBİR ÇOCUK YATAĞA AÇ GİRMEYECEK”
Kılıçdaroğlu yurttaşlardan “Her şey çok hoş olacak” sloganını atmalarını istedi ve slogan atan yurttaşlara eşlik etti. Kılıçdaroğlu, “Vallahi de billahi de her şey çok hoş olacak. Vallahi de billahi de ayrımcılık kalkacak, vallahi de billahi de hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Vallahi de billahi de işsizlikle uğraş edeceğiz” dedi.
“O BELDEDE REFERANDUM YAPACAĞIZ”
Kılıçdaroğlu, “Cumhuriyetin 100’üncü yılında 100 bin öğretmen atayacağız, bütün köy okullarını açacağız. Köy okullarını niçin kapattın? Köylerde hayatı durdurduk. Açılacağız. Kapanan belediyeler var. O beldede referandum yapacağız. Halk bizim belediyemiz açılsın diyorsa açacağız, hayır belediyeye gereksinim yok diyorsa açmayacağız. Yani takdiri millete bırakacağız. Millet İttifakı olarak yolumuza adaletle devam ediyoruz. Her şeyin çok hoş olması dileğiyle” diye konuştu.
“EVET BU SEÇİMİN BÜTÜ YOK”
Bir gencin açtığı pankartı okuyan Kılıçdaroğlu, “Evet bu seçimin büt’ü yok. Bu seçimin kazası da bütü de yok. Birinci tıpta alacağız ve Türkiye’de tarih yazacağız” dedi.
