İHA’nın haberine nazaran; Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Gülsüm Gönülalan, kronik hastalıkların uzun ve yavaş seyirli, bireyin ömür kalitesini olumsuz etkileyen, uzman denetimi gerektiren, izleme ve tedavileri yüksek maliyetli hastalıklar olduğunu söyleyerek, kişinin metabolik ve genetik özellikleri dikkate alınarak bireye özel, kök sebepleri araştırarak tedavinin planlanması gerektiğinin altı çizildi.
Dünyada ve Türkiye’de kronik hastalıkların giderek arttığını anlatan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Gülsüm Gönülalan, kronik hastalıkların son vakitlerde artmasının sebepleri ortasında; hayat müddetinin uzaması, endüstrileşme, etraf ile alakalı toksin maruziyetinin artması, beslenme alışkanlığının değişmesi, pestisit kullanımı, sedanter ömür ve gerilim artışının olduğunu aktardı.
Kronik hastalıkların hem bireylerin hem de ülkelerin ekonomik durumlarını olumsuz etkilediğini belirten Doç. Dr. Gülsüm Gönülalan, hastalıkların kök nedeninin bulunup tedavi edilebileceğini kaydederek şunları belirtti:
“Kronik hastalıklar uzun ve yavaş seyirli, bireyin ömür kalitesini olumsuz etkileyen, uzman denetimi gerektiren izleme ve tedavileri yüksek maliyetli hastalıklardır. Kardiyovasküler hastalık, diyabet, hipertansiyon, kronik teneffüs hastalıkları, kanser, otoimmün hastalıklar, romatizmal hastalıklar üzere pek çok hastalık kronik hastalık grubundadır. Çağdaş ömür usulü maalesef giderek sıklığı artan kronik hastalıklarla bizi baş başa bırakmıştır. Her hastanın kişisel patofizyolojisi ve semptomları farklı da olsa bunların altında yatan ortak nedenleri bulmadan, kronik hastalıkları tahlile kavuşturmak ve uygunlaştırmak mümkün değildir. Kronik hastalıkları değerlendirirken hastanın bütünsel yaklaşım ile beslenmesi, uyku tertibi, gerilim denetimi, toksin maruziyeti, bağırsak sıhhati, endokrin sistem sıhhati, detoksifikasyon sistemi üzere pek çok kök sebep incelenerek tedavi planı oluşturmak gerekmektedir”
“FONKSİYONEL TIP’TA TEMEL OLAN KİŞİNİN BÜTÜNÜDÜR”
Doç. Dr. Gönülalan, İşlevsel Tıp’ın, hastalıkların nasıl ve neden oluştuğunu belirlediğini, her birey için hastalığın temel sebeplerini ele alarak ve bütününü güzelleştirerek sıhhate kavuşturduğunu belirterek, “Fonksiyonel Tıp modeli, hastanın şikayetlerinden çok hastalığın altında yatan kök nedenleri inceleyerek kişiselleştirilmiş, hasta merkezli, bilim temelli bir yaklaşımdır. Her kişinin genetik, biyokimyasal ve ömür usulü faktörlerinin ayrıntılı bir biçimde anlaşılmasını gerektirir. Bireye özel tedaviler planlanır. Yeni bir tıp değildir. Alternatif tıp değildir. Daha geniş bir açıdan, daha bütüncül bir bakış açısıyla tıbbi bilgilerin farklı bir yorumudur. Bir ağaç düşünelim; kısımları ve yaprakları bizim şikayetlerimiz ya da hastalıklarımız olsun. Bu ağacın kökleri ise bedenimizde istikrarları sağlayan sistemler olsun. Şayet köklerimizin beslendiği toprak verimli değilse ya da köklerimizde bir bozukluk varsa ağacımızın sağlıklı olması mümkün değildir. İşte tam burada İşlevsel Tıp insanlarda yalnızca şikayetlere ya da hastalıklara değil bu şikayet ve hastalıkları yapabilecek kök sebepleri bulup tedavi ederek sıhhatin tekrar kazanılmasını maksat almaktadır. Bireye bütüncül bir bakış açısı ile bakarak yaklaşmaktadır. İşlevsel Tıp’ta temel olan kişinin bütünüdür ve tabip topladığı ayrıntılı bilgilerle genetik, etraf ile alakalı, ömür biçimine bağlı faktörlerin, ruh ve vücut sıhhatinin o kişi için kompleks-kronik hastalıkları nasıl tetikleyebildiğini kıymetlendirir. Bu tahlilin sonunda kişi için uzun vadeli olarak sıhhatin korunabileceği bir plan, hayat usulü programı oluşturulur” diye konuştu.
“KİŞİYE ÖZEL VE KÖK SEBEPLERİ ARAŞTIRARAK TEDAVİ PLANLANMALIDIR”
Gülsüm Gönülalan, bilhassa son vakitlerde artan obezite hastalığında nedenin yalnızca hastanın diyet uyumsuzluğu olmayacağını tabir ederek, “Hastanın bağırsak sıhhatinin bozulması, toksin maruziyeti, karaciğer detoksifikasyonunda aksaklıklar kilo verememesinin nedenleri ortasında olabilir. Günümüzde sıklığı artan otoimmün hastalıklar, allerjik hastalıklarda hastaların bağırsak sıhhatini pahalandırmak çok kıymetlidir. Bağırsak geçirgenliğinin olması pek çok otoimmün hastalığının kök sebepleri ortasındadır. Otoimmün hastalıklarda bağırsak sıhhati düzeltilmeden hastalarımızın pek çok şikayeti birçok vakit devam edecektir. Günümüzde bilhassa kronik hastalıklarda kişinin metabolik ve genetik özellikleri dikkate alınarak şahsa özel ve kök sebepleri araştırarak tedavi planlanmalıdır” biçiminde konuştu.
