Prof. Kaynak, sarı lekenin körlüğe neden hastalıklar içinde katarakt ve glokomdan sonra üçüncü sırayı aldığını bildirdi. Kaynak, fakat, katarakt ve glokom ile ilgili farkındalığın artması ve tedavi sistemlerinin gelişmesinin, sarı leke hastalığının daha büyük bir sorun haline gelmesini sağladığını söyledi.
Bu hastalığın ekonomik gelişmişlikle ilgisinin bulunmadığını, varlıklı ya da yoksul bütün dünya ülkelerinde emsal sıklıkla görüldüğünü belirten Kaynak, ”Yaşlı nüfusun arttığı ülkelerde yaşa bağlı sarı leke hastalığı yüksek oranlarda ortaya çıkıyor” diye konuştu.
Prof. Kaynak kelamlarını şöyle sürdürdü:
“65 yaş üstündekilerde bu hastalığın görülme sıklığı yüzde 10-30 ortasında. Beşerler çok yaşamak istiyor, lakin yaşlandıkça bu cins problemlerle müsabaka riski de artıyor.
Gerekli tedavilerin uygulanmaması halinde hastalar çok kısa müddette görme kaybına uğrar. Gözdeki sarı leke bölgesi, hakikaten sarı renktedir ve makula boyaları bulunur. Bunlar makulayı ışıktan korur ve antioksidan tesirleri nedeniyle hudut hücrelerini korur. Bu boyalar yaşla birlikte azalır. Bilhassa ileri yaşlarda, ‘lutein’ denilen ve bitkilerde bulunan sarı renkli organik renklendiriciden varlıklı besinler tüketmek, bu hastalıktan korunmada tesirlidir. Zira lutein unsuruyla makula yoğunluğu korunabilir, böylelikle beğenilen savunma bariyerleri kurulur. Bu nedenle ıspanak, brokoli, havuç ve yaban mersini üzere ‘lutein’ unsurundan güçlü zerzevat ve meyvelerin bol ölçüde tüketilmesi, sarı leke hastalığının görülme riskini azaltır. 50’li yaşla birlikte vejateryan beslenme benimsenmelidir.”
