İHA’nın haberine nazaran; Kızamık aşılarının yaptırılmaması nedeniyle olaylarda artış yaşandığı tezlerine ait Aşı Haftası’nda konuşan İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu şunları tabir etti:
“Amerika, Avrupa’da bile bazen kızamıklar salgın düzeyine gelmişken Türkiye’de yaşanmadı lakin yaşanmayacağı manasına gelmez. Aşılardan taviz verirsek beşerler çocuklarına kızamık, suçiçeği üzere aşıları yaptırmaz ise bu hem çocuklarımızı, hem öbür insanların çocuklarını riske atacak. Toplumumuzdan aşı konusunda hassasiyet göstermesini bilhassa istirham ediyorum. Zira 2 gün sonra eyvahın karı olmaz, spekülatif yahut ispatı olmayan telaffuzlardan kaçınmak lazım”
Her yıl nisan ayının son haftasında kutlanan Aşı Haftası münasebetiyle birçok aktiflik gerçekleştirilirken, vatandaşların aşılama çalışmalarına karşı şuur kazanması hedefleniyor. İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu da son vakitlerde kızamık hadiselerinde artış yaşandığı argümanları üzerine İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.
Geçmişten bugüne aşının birçok hastalığı tedbire konusunda en kıymetli silah olduğunu tabir eden Prof. Dr. Memişoğlu, ailelere çocuklarının aşılarını yaptırmaları davetinde bulundu. Toplumda kalp hastalıkları üzere birçok rahatsızlığın ömür usulü ve beslenme formu değişikliğiyle önlenebilir konumda olduğunu aktaran Prof. Dr. Memişoğlu, birçok merkezin vatandaşlar için hizmet verdiğini söz etti.
“SPEKÜLATİF YAHUT İSPATI OLMAYAN TELAFFUZLARDAN KAÇINMAK LAZIM”
Kalp hastalıklarına karşı vatandaşların beslenme ve ömür formuna dikkat etmesi gerektiğine vurgu yapan İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “5 vefattan 2’si kalp ve deveran hastalıklarından oluyor, bulaşıcı hastalıkları çıkarttığınız vakit ölümlerin yarısına yakını yüzde 46.2’si kalp ve sirkülasyon hastalıklarından onun için kalp ve dolanım hastalıkları bizim sıhhatte en kıymet verdiğimiz hastalık tipleri. Bunun en büyük nedeni hareketsizlik, gerilim, sigara alışkanlığı, kilo, diyabet, beslenmenin yetersizliği, bunlara baktığınız vakit ömür üslubuyla alakalı. Hayat şeklimizi düzeltip, vücudumuza ve kalbimize âlâ bakarsak bu vefatları azaltırız, toplumun da bilmesi gerekir. İstanbul’da 34 tane kalp merkezimiz, 33 tane de inme merkezimiz var. Deveran sistemindeki rastgele bir dertte pıhtı atması durumunda beyne atılan bu pıhtıların insanlarda hayatları boyunca felç kalacağı ve mevte sebebiyet verecek durumlar oluşuyor. Bu hususta 112 ile bu inme merkezlerine ve inme ile ilgili hastalara erken teşhis koyularak bunların felç yahut kalıcı sekel bırakmasını engelleyecek bir sistem kurmuş durumdayız. Obezite bu tıp hastalıklarda büyük risk teşkil ediyor. İstanbul’da 91 tane obezite tedavi merkezi var, 26 tane sağlıklı hayat merkezi var. Covidde meskende sabit ve hareketsiz kalınması üstelik de bunun yanı sıra atıştırmayı ve süratli yemeyi getiren 2 yıllık bir süreç yaşadık. Bu sürece baktığımızda insanlarda, gençler ve çocuklarımızda kilo indeksinin yükseldiğini gördük. Bunun için de beslenme ve hareketli hayatı önemsiyoruz. Tabi ki bunun yanında gerilimsiz ömür ve yanlışsız beslenmenin bu kalp ve sirkülasyon hastalıklarında büyük riskleri azalttığını hem bilim dünyası söylüyor hem bilgilerle, istatistiklerle gösterilmiş durumda. Onun için önlenebilir hastalık diye düşünmek lazım. Gerilimi boşaltacak, spor, idman yahut açık havada yürüyüşler üzere hobilerle hem gerilimlerini hem kilolarını, hem de bu risklerini azaltmasını tavsiye ediyoruz. Covid aşıları sonuçta emniyetli aşılar olarak Dünya Sıhhat Örgütü ve Bakanlığımız tarafından insanların kullanımına gönderildi. O nedenle spekülatif yahut ispatı olmayan telaffuzlardan kaçınmak lazım” dedi.
Geçmişten bugüne aşının birçok hastalığa şifa olduğunu anlatan İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu, vatandaşların bulaşıcı hastalıklara karşı çocuklarının aşılarını yaptırmalarının gerekliliğine vurgu yaptı. Memişoğlu kelamlarını şu formda:
“Dolaşım hastalıkları dünyada vefat sebeplerinin birinci sırasında fakat 1900’lere baktığınızda en çok enfeksiyon ve salgın hastalıklar insanların mevt sebeplerinde birinci sırada. Bunu engelleyen en değerli öge aşı. Bugün çocuklarımızda kızamık, suçiçeği, çiçek hastalıkları çok çok azalmışsa yahut hiç yoksa bunu en güzel yöneten ve tedavi eden, koruyan aşı sisteminden kaynaklanan avantajı kullandık. Bugün Türkiye 12 aşısını çocuklarına, yaşlılarına fiyatsız yapıyor ve büsbütün devletin imkanları istikametinde yapılıyor. Aile sıhhati merkezleri, hastanelerimizde, özel kesimimizde her yerde bu aşılarımız var. Bilhassa kızamık, suçiçeği, difteri, boğmaca, çocuk felci aşılarının yapılması konusunda hassasiyet göstermemiz lazım. Zira 2 gün sonra eyvahın karı olmaz. Kızamık denen bilhassa bu bulaşıcı hastalıklarda aşının ekinliği çok rahatlıkla görülüyor. Neden; Türkiye aşılama oranlarını yüzde 90’ın üzerine çıkarttı. 2002’de sıhhatte dönüşümle bu aşı sistemleri, 2009’da da bu aşı alt yapısını, takip sistemlerini kurarak Türkiye aşılama konusunda büyük bir muvaffakiyet örneği gösterdi, bunun da karşılığını aldı. Amerika’da, Avrupa’da bile bazen kızamıklar salgın düzeyine gelmişken Türkiye’de bu yaşanmadı lakin yaşanmayacağı manasına gelmez. Biz aşılardan taviz verirsek beşerler çocuklarına kızamık, suçiçeği, boğmaca yahut çocuk felci aşılarını yaptırmaz ise bu hem çocuklarımızı riske atacak hem öbür insanların çocuklarını riske atacak. Onun için toplumumuzdan bu aşı konusunda hassasiyet göstermesini bilhassa istirham ediyorum. Zira ben bir daha söylüyorum; Türkiye aşı konusunda muvaffakiyetini geçmişte gösterdi, bunun bozulmaması için insanlarımızın hassasiyet göstermesini, aşısız çocuk kalmaması için de aile tabiplerine, okullarındaki yönetimlere başvurarak yahut bizim rastgele bir sıhhat tesisimize başvurarak çocuklarına aşı yaptırmalarını, aşı takvimlerini de uygun halde takip etmelerini, anne babanın sorumluluğunda olarak bir vatandaşlık borcu olması gerektiğini düşünüyorum”
